13 Haziran 2008 Cuma

Kayıp akorların peşinde…


Bu yıl 15. yaşını kutlayan Uluslararası İstanbul Caz Festivali, müzik severler için Temmuz ayına dair bir heyecan kaynağı olmasının yanı sıra; son yılların en jazz dolu programına imza atarak ayrı bir neşe sebebiyeti oluyor. Bu yılın programının bana göre en heyecan verici etkinliklerinden biri ise modern jazz’ın en etkin besteci-piyanistlerinden biri olan Carla Bley’in “The Lost Chords Find Paolo Fresu” projesi ile beraber Arkeoloji Müzesi’nde 5 Temmuz 2008 tarihinde sahneye çıkacak olması…

2007’nin en akıllarda kalıcı modern jazz albümlerinden birine imza atan beşlinin kökleri, 2003’te Carla Bley’in hayat arkadaşı bassist Steve Swallow, ve saksafonist Andy Sheppard’dan oluşan üçlüsüne, davulcu Billy Drummond’un katılması ile atılıyor. Carla Bley ve Steve Swallow’un müzikal ortaklıkları 1960’ların başında Carla Bley’in eski eşi piyanist Paul Bley’in, basta Steve Swallow ve klarnette Jimmy Guifre’den oluşan üçlüsü ile Carla Bley’in bestelerinden bazılarını çaldıkları zamanlara dayanıyor. 2004’te “The Lost Chords” albümünü kaydeden dörtlü, İtalyan jazz’ının kuvvetli isimlerinden trompetçi Paolo Fresu’nun da aralarına katılımıyla 2007’de “The Lost Chords Find Paolo Fresu” isimli albümü yayınlıyorlar.

Albümdeki bestelerin isimleri bir nevi Carla Bley’in nüktedanlığına işaret eder gibi… Albüm 6 kısımdan oluşan Banana suiti ile açılıyor; beş adet Banana ve “One Banana More”… Parçalara isim bulmaya çalışırken beş kısmı olan cisimleri düşündüğünü söylüyor Carla Bley, ve altı kısımdan oluşan suitin muzlarla ilişiği prensipte beş kısmından oluşması ile ilişkilendirilmiş. Banana 1’deki trompet melodisinin daha yüksek tempolu versiyonunun, albümün bana göre en çekici kısmı sayılabilecek kısmı olan Banana 5’te ana melodi olarak karşımıza çıkması; Banana Suiti’ni oluşturan 6 kısım arasındaki çeşitli bağlantılardan biri olarak anılabilir. Albüm, Banana Suiti’nin ardından, aralarında Christopher Reeves anısına yazılmış "Death Of Superman/Dream Sequence #1 - Flying" isimli parçanın da bulunduğu üç parça ile devam ediyor. Albümün tamamında en dikkat çeken öğe iki üflemelinin mükemmel uyumu; hem soprano hem de tenor saksafondaki dupduru ve serin tonuyla Andy Sheppard ve sürdinli trompetten süzülen asil tonu ve flügelhorn’daki ustalığı ile Paolo Fresu; Carla Bley’in bestelerine hayat verirken harikalar yaratıyorlar. Steve Swallow’un elektrik basından süzülen gitarvari soloları ise, albüme apayrı bir karakter katıyor. Carla Bley yaylı dörtlüler için yazılmış eserler dinlediği dönemlerde bu formatta yazmaya dair hevesinin azaldığını ve bu albümü oluşturan parçaları yazarken trompet ve tenor saksafon için yazılmış besteler dinlememeye dikkat ettiğini söylüyor. Carla Bley’in bu albümdeki parçaları bestelerken ki duruşu Duke Ellington’ı anımsatıyor; grubundaki müzisyenlerin yeteneklerini, kapasitelerini oldukça iyi tanıyor ve onları öne çıkarmak için yazıyor Bley... Bu esnada kendisi ise itina ile dikkat çekmemeye çalışan sololar ve mütevazi eşlikleri ile kendi köşesinde usulca bu deneyime dahil oluyor.

Carla Bley ve dörtlüsünün kayıp akorların peşine düştüğü bu yolculukta bize düşen 5 Temmuz akşamı koltuklarımıza usulca yaslanıp; kendimizi Carla Bley’in parmaklarından süzülen lirikliğe, Andy Sheppard ve Paolo Fresu’nun üflemelilerinin baştan çıkarıcı uyumuna, Billy Drummond’un zemini zarafetle donatan davul eşliğine ve usta bassist Steve Swallow’un yetkin sololarına bırakmak… Carla Bley yine yüzünü kabarık saçlarının arasına gizliyor ve bizlere yine, kaleminden çıkan bestelerle, jazz tarihinde nasıl “asıl kadın” olunur dersi veriyor.

Carla Bley // The Lost Chords Find Paolo Fresu // ECM- Watt Label // 2007

1 yorum:

Ekrem Serdar dedi ki...

Beni de en heycanlandıran konser bu, kesinlikle doğru! Bir de Mare Nostrum'daki Richard Galliano'yu canlı dinlemek, ki ikisi de aynı konser içinde anladığım kadarıyla...

cheers!