19 Ocak 2008 Cumartesi

Jack De Johnette ile söyleşi..

Kasım ayında Ripple Project ile bir konser vermek üzere ülkemizi ziyaret eden jazz tarihinin en önemli davulcularından Jack DeJohnette, kariyeri boyunca gerek eşlikçi olarak bünyesinde bulunduğu topluluklarla, gerekse lider olarak kaydettiği albümlerle, jazz’da güncel olanı belirlerleme ve takip etmesinin yanı sıra, bir davulcu olarak üslubunu farklı türlerde ustaca farkettirmeyi başardı. Son olarak ses mühendisi ve elektronik müzik bestecisi Ben Surman ile beraber çalıştıkları Ripple Project de bunun göstergelerinden..Ripple Project; soprano saksafon ve üflemelilerde, bas klarnetteki ustalığı ile anılan İngiliz müzisyen John Surman; basta Sonny Rollins ve Oliver Lake ile çalışmaları ile hatırlanabilecek Jerome Harris; vokallerde ve perküsyonda Brazilya yerel müziklerinin gün ışığına çıkaran ve kendi tarzıyla yorumlayan Marlui Miranda, elektronik müzik dünyasında ses mühendisi ve prodüktör olarak birçok çalışmada bulunan Ben Surman ve davullarda, jazz davulu dendiğinde ilk akla gelen isimlerden olan Jack DeJohnette’den oluşuyor. 12 Kasım 2007 tarihinde İş Sanat’ta verdikleri konser öncesi Jack DeJohnette ile mini bir söyleşi gerçekleştirdik..

Biraz Ripple Projectle olan işbirliğinizden bahsedebilir miyiz? Ben Surman’la yine proje tasarılarınız var mı?

Ben Surman’ın babası John Surmanla sıkça beraber çalıştığımızdan dolayı Ben’le de çalışıyoruz. Ayrıca küçük kızımla evli olduğundan Ben benim damadım ve beraber sıkça zaman geçiriyoruz. Plak şirketim Golden Beams’ten bir remix albümü çıkmasını istememin sebebi, çağdaş kalmak istemem..Bu nedenle Ben Ripple Effect projesini kursu ve bence inanılmaz bir iş çıkardı, onun gibi remix yapan başka kimseyi tanımıyorum. Ripple Projecti sahneye taşıma fikri de çok güzeldi çünkü bu sayede Marlui Miranda ve Jerome Harris de projeye dahil oldu. Ayrıca Ben sahnede elektoniklerle ilgilendiği için, bir ses mühendisi daha kadroya eklendi. Umduğumuz Ripple Effect projesiyle olabildiği kadar çok çalabilmek..Çünkü bu geleneksel cazın, elektonik cazın ve dünya müziğinin bir harmanı..Ağırlığın neyde olduğu konserden konsere değişiyor..

Bir röportajınızda kendinizi müziği boyayan biri gibi gördüğünüzü söylediğiniz okumuştum, müziği boyamak derken neyi kastediyorsunuz?

Renkler, tıpkı bir ressam gibi..Ben sadece davul çalmıyorum, ben müziği boyuyorum tıpkı bir heykeltraş fotoğrafçı ya da ressam gibi..Ritmlerle, titreşimlerle renkler yaratıyorum.. Müziği boyamak derken benim tavrım bu..

Caz tarihindeki hemen hemen tüm saksafon devleri ile çalıştınız, bunların içinde onunla çakarken en fazla sey öğrendiğinizi söyleyebileceğiz biri var mı?

Bir çokları var, saksafonistleri düşündüğümüzde çok fazla şey öğrendiğim John Coltrane, Sonny Rollins ve Wayne Shorter denebilir..

Biraz AACM döneminden bahsedebilir miyiz? ( yaratıcı müzisyenlerin gelişimi derneği)

Bu oluşumu başlatan kişi Chicagolu Muhal Richard Abrams..Onun dışında Roscoe Mitchell, Joseph Jarman,Lester Bowie ve Art Ensemble of Chicago da buna dahildi..Bu oluşum müzisyenler için bir alternatif gibiydi, ürettiklerini sunmaları için oluşturulmuş değişik bir konsept..50lerin sonları ve 60ların başlarıydı..Bu oluşum devam ediyor hala, Muhal Richard Abrams New York’ta yaşıyor ama AACM Chicagoda devam ediyor..

*Bu söyleşinin sesli kaydı, 14.Kasım 2007 tarihinde Açık Radyo 94.9, Açık Dergi programında yayınlanmıştır.

* Bu söyleşi Ocak 2008’de Jazz Dergisi’nin 49. sayısında yayınlanmıştır.

* Yukarıdaki fotoğraf Cem Köklükaya tarafından çekilmiştir.

Hiç yorum yok: